Utangaç Sevgiliye

Olsaydı eğer yeterince yerimiz ve biraz zamanımız
işte belki o zaman, sevgili hanımefendi, çekilirdi nazınız
oturur düşünürdük, ne yapıp ne etsek de
uzun aşk günlerini hoşça geçirsek diye.
sen hindistan’da, ganj kıyısında
yakutlar bulurdun, bense akıntısında
humber nehrinin, yakınırdım senden gündüz gece.
seviyor olurdum seni tufan’dan on yıl önce
ve sen - eğer lütfedersen – reddederdin
yahudiler ikna olup dinden dönene değin.
aşkım bir bitki gibi büyür yayılırdı
imparatorluklar bile yanında ufak kalırdı
gözlerine övgüler düzmek alırdı yüzyılımı
ve tabii seyredeceğim o muhteşem alnını
iki yüzyıl sürerdi tapmak göğüslere tek tek
gerisi içinse tam otuz bin yıl gerek.
en az yüzyıl vermeli her uzvuna ayrı ayrı
ancak sonuncusunda açılmalı kalbinin sırrı
çünkü, sevgili bayan, sizin hakkınız budur
zaten ben de başka türlü sevemezdim, doğrudur.
ama bir ses var ki, hep duyuyorum ardımda
zaman üstümüze geliyor kanatlı arabasında
ve ondan sonra her şeyin ötesinde serilip yatan
sonsuzluğun uçsuz bucaksız çölleri olacak inan
ne bir eser kalacak güzelliğinden
ne de var gücümle seslenirken ben
duyacaksın mermerlerin altında yankılanan sesimi
solucanlar kemirecek onca sakındığın bekaretini.
bir avuç toz olacak erdem dediğin şeyler
benim arzum durur mu, o da kül olur gider
mezar özel mülkündür, yalnız kalabilirsin
ama orada kimse sana sarılır mı hiç dersin?
işte o zaman, henüz gençliğin rengi
ışıyorken teninde çiğ taneleri gibi
ve hala fışkırıyorken istekli ruhun
sabırsız bir ateşle bütün hücrelerinden vücudunun
işte o zaman bırak gönlümüzce davranalım
ve bir çift sevdalı şahin olalım
onlar gibi yutalım bir lokmada vaktimizi
beklemeyelim onun yavaş yavaş tüketmesini bizi.
gel bütün gücümüzü, bütün güzelliğimizi yuvarlayalım seninle
ve topa tutup hayatın çelik kapılarını
geçirelim sevgimizi öteye.
böylece durduramasak da güneşi gökte
bırakırız koşsun bizimle birlikte.. -Andrew Marvell

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

UGANDA’DA BİR MUZUNGU

Aynı Dünyalar