Kayıtlar

2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

UGANDA’DA BİR MUZUNGU

Resim
Uganda, ilk yurtdışı tecrübem. Yaklaşık üç aydır buradayım. Daha önce yaşadığım bazı anları mutluluk diye adlandırdığım için “mutluluk” kelimesinden özür diliyorum. Çünkü ben burada hissettiğimin dışında hiçbir zaman tam anlamıyla var olamadım. Var olmak tam anlamıyla hissetmek benim için. Ben Uganda’nın tam içindeyim bütün ruhumla. Buradaki çocuklara bayılıyorum. Türkiye’deyken çocukları sevmediğimi düşünürdüm, hatta ben neden öğretmenlik seçtim diye çok düşündüm. Bu mesleği yapıp yapamayacağım üzerine çok kafa yordum. Orada öğretmenlik yaparken hep rol yaptım, kendimin dışına çıktım. Burada sınıfta kahkahalar atıp iki dakika sonra dersime devam   edebiliyorum. Çocuklar verdiğim şeyi almayı biliyorlar ve daha fazlasını istiyorlar, ben de bu konuda çok istekliyim. Burada anasınıfı, bir ve ikinci sınıf çocuklarının dersine giriyorum. Anasınıfı çocuklarıyla drama, el işi aktiviteleri ve boyama yaptırıyorum. Onlarla çalışmaktan çok keyif alıyorum. Bazı çocuklar benim kendi di

Yolculuk hissi

Resim
Merhaba, kimle konuştuğumu bilemesem de merhaba. Tren garındayım. Yaklaşmasını bekledigim bir trenin kalkış saati değil. Düşüncelerimi bekliyorum, insanların gelip geçmesini, herkesle standart olan hayatımın küçük bir anına uzaktan bakmayı ve elestirmeyi.  Bu şehirde kendimi özgür hissettiğim tek yerdeyim. Belki ucunda yolculuk olan bir olduğu için. Belki de insanlarin beni görüp yalnızlığıma bir anlam bulmaya çalışmadıklari için. Belki de bu şehirde turist olabilme ihtimalini burda yakalayabildiğim  için, huzurluyum. Bugun ne çok düşündüm. Kisa bir araba yolculuğu düşüncelerime yeni kavşaklar sağladı. Ben uzun bir tren yolculuğuna kitaplar yazabilirim.

Arayış

Resim
Hayatımız boyunca kendimizi bulmak için uğraşıyoruz, bir başka evde, bir başka şehirde, bir başka insanda. Kendimizden bir şeyler bulmak için arayıp tarıyoruz her insanı bakışlarımızla. Kendimizle hissettiğimiz rahatlığı arıyoruz irislerinde kaybolurken. Tek isteğimiz kendimizi anlatmak, anlaşılmak belki de. Anlatmadan anlaşılmayı tercih ediyorsak bir de, daha da derinleşiyor arayışlarımız. Denizde yosun parçacıklarının arasında, bir saksı toprağının diplerinde, gökyüzüne salınmış koca bir ağacın dalındaki kuş yuvasında. Detaylı...

Sevmeyi Öğrenmek

Koca bir boşluk olmasını isterim bu sayfada. Sevgiyle büyümemiş biri nereden bilebilir ki sevmeyi. Öğrenirse bile yapay olmaz mı? Betona çiçek ekmeye çalışmak gibi değil mi bu? Değer verebilir, bu sevmekle aynı olabilir mı? Ben bunu anlayamıyorum, sevgiyi anlayamıyorum. Sevince kaç santim genişler insanın kalp kası? Sevilince bunu nasıl hissedebilirim?

Doğaçlama Yalnızlık

Resim
Yalnızken farkediyor insan,  içindekini de dışındakini de. Küçük ıssız detayları, sadelikleri. Bir kedinin sevgisine  ne denli ihtiyaç duyduğunu o vakit anlıyor. Bir karıncanın yaşamına saygı duymayı, bir çiçeği koparmamasi gerektiğini...Yalnızlık, şiddeti alır taaaa insanın dışına bırakır. Kendilik'te şiddete yer yoktur. Yalnızlık, insanın en insani hali gibi geliyor bana. Yalnızken farkındasındır; sokakta oturan bir köpek nasıl da üzgün,  yağmur sonrasında görmeden üzerine bastığın salyangoza en çok yalnızken üzülürsün. Kışın odada bulduğun böceği dışarı atarken çok tereddüt edersin. Yalnızlığın binbir renk tonu var sanki. Huzünlendiren, huzur veren, mutlu hissettiren, acizleştiren, düşündüren, sevmeyi öğreten. Limon sarısı, gün ortasında gökyüzü mavisi, turkuaz, gün batarkenki mavilik, beton grisi, nar çiçeği. Yalnızlığın her tonuna aşığım ben. Asil bir yaşam biçimi gibi gelir bana yalnızlık. Güçlü hissettiriyor.Yalnızken vicdanım daha güçlüdür. Bazen uyuyasım gel

Aşk Çemberi

Resim
Zaman çemberi aşk çemberini etkisi altına almaya çalışıyor. Aşk çemberi bir çocuk edasıyla omuz silkip, devam ediyor çemberin içini oyalamaya. Bir örüntü oluşturuyor ağaçlardan, çiçeklerden, bir amaca hizmet etmeyip kendi yaşamının farkında olan bütün hayvanlardan, sevgiden, sevginin pudra pembesi tonundan.

Evsiz bir tohum

Resim
Toprak üzerine düşer bazı tohumlar, ne yaşaması gerektiğine karar verebilir ne de yitip bitmesi gerektiğine. Yitip, düşmüştür de zaten bahane eder yaşamanın zıtlığını da barındırmalıdır düşüncesinde. Buruk bir gülüş olur gözlerinde, güvencesiz güven ile kuşatır yaşantılarını. Güvenmek ister ama kabul edilmeli midir bu isteği? Sorgular. Güvenmek bağlanmak olmamalıdır der içinden bir ses. Bir yandan da artık toprak altına işlemek ister. Sevgi açmak, sevgi vermek. Sarılırken karşılık görememekten bile korkmaz, bunu işlemiştir hayatına, beklentisiz yaşamak. Kendinden olmayan ona ne verebilir ki? Tohum topraktan ne bekler? Karar veremeden geldiği toprak üzerinde, onu yaşatmasını sağlamasını mı? Anne karnındayken onu besleyen plasenta, uçurum kenarında bir yerlerdedir. Doğar doğmaz düşer uçurumdan, o tek parça dala tutunur, orda başlar hayatına ve sürdürür. Dalın kalın veya ince olması bile umrunda değildir. Dal isterse yaşatır onu, kırılıp onu aşağı düşürmesini bile umursamaz. Yine de seve

Makyajsız bile güzel kadın

Resim
Şu sıralar 'makyajsız bile güzel olan kadın' diye bir itham şekli var sosyal medyada. Bazı erkekler sadece erkek oldukları için aşırı bir özgüvenle büyüyorlar. Erkek olmayı bir ayrıcalık gibi görüyorlar. Ve kadınları dış görünüşleriyle istedikleri gibi eleştirme hakkını buluyorlar. Bir kadın makyaj yapmak zorunda değildir, biz makyajla doğmadık ki. Doğal halimizle, makyajsız bir bütünüz. Makyaj yapmıyorsak veya makyajsız halimizle güzel isek bu bir iltifat sebebi olmamalıdır bizim için. Aksine ben bunu hakaret olarak algılıyorum, makyajla güzel olma fikri bize dayatılmıştır sanki. Ya da zayıf olursak güzelizdir, kabul edilebilirizdir fikri. Kimseye kendimizi kabul ettirmemize gerek yok. Bir insan var olduğu için dünya tarafından kabul edilmistir. Bir insan kendine göründüğü şekliyle mutlu hissedebilmelidir sadece.

İnsan, sevmeli

Resim
Hep bir yolculuk hissi içimdeki, Deniz görmeli her insan İnsan sevmeli İnsan, sevmeli

Modern vicdan

Uzun zamandır bu anı bekliyorum. Sorumluluklarımın olduğunu düşünmeksizin sadece yazmayı. Bu dönem, yorucu ama aynı zamanda kendimi yaptığım şeylerden memnun hissettiğim bir süreç oldu. Bu memnuniyetim beni öz-güvenli kılıyor ve bu aralar kendimden beklemediğim şekilde iletişim kuruyorum insanlarla.Hala pek yakın arkadaşım yok, ama çok değer verdiğim, sevdiğim ve onların da bana değer verdiğini hissettiğim insanlar var hayatımda.Artık kimseyi memnun etme, ve böylece kabul görme gibi bir ihtiyacım yok.Ve bazı insanlarla iletişim kurma çabası göstermemeye özen gösteriyorum. Geçen gün sınav vaktinden 15 dakika sınav salonuna girdim ve iki arkadaşım birden seslendi. Hoşuma gitti ve merak ettim. Ancak sordukları şey, " Ebru, slayttan mı çalıştın yoksa sorulardan mı?" idi. Öncelikle bir "Günaydın" denmesini beklerdim açıkçası. İşte modern insanın problemi bu. Birilerine ihtiyaç duyarlarsa onunla iletişime geçiyorlar. İhtiyaç duymadıkları zaman da görmezden geliyorlar. Düş

Nerdeyim bilmiyorum.

Resim
İçimde bir burukluk var Bir okul çıkışı okul bahçesinin hissettiği gibi Yazın son günü boşalan bir şenzlongun Çok severek okuduğum kitabın son sayfasının Kendimi bir şeyin bitme noktasında gibi hissediyorum. Bitiş çizgisi gibi bir yarışın Haftanın son günü ya da Son yaprağını dökmeye hazırlanan bir ağaç gibi Bir çikolata dükkânının kapanış saati Bir nar ağacı tam anlatacak hislerimi. Kışa hazırlanıp yaz mevsimine ait hisseden bir nar tomurcuğu gibiyim bu aralar. Bir şeyleri kaybetmek üzere Özlemek duygusu bu birkaç kez hissettiğim. Ait olmadığım mevsime ayak uyduramadığım halde oyalanmak bu.